Orucun
sünnet ve adabı:
l — Sahur yemeği:
Hz.
Peygamber (sav) "Sahur yapın: Çünkü sahurda bereket
vardır" buyurmuşlardır. Buna göre gecenin sonuna doğru, imsaktan
birkaç dakika öncesine kadar kalkıp bir şeyler yemek ve
içmek sünnettir; bunun ruh ve bedene faydaları vardır.
Sahurun tehiri, vaktin sonuna doğru yenmesi Rasul-i Ekrem (sav)'in
tavsiyesi ve sahabenin adetleri cümlesindendir.
2
— iftar:
Peygamber
Efendimiz (sav) oruçlu iken güneş batınca evvela
birkaç yaş hurma, bu yoksa kuru hurma yer, bu da yoksa
birkaç yudum su içer, sonra akşam namazıni kılardı.
Iftarın namazdan önceye alınmasını tavsiye buyururdu.
Oruçlu iftarıni yapıp namazıni kıldıktan sonra yemeğine
oturacak, rahat bir şekilde yiyecektir. Ancak namazdan önce yemek
hazır ise önce yenmesi sonra namaz kılınması da Peygamberimiz'in
(sav) tavsiyeleri arasındadır.
3
— î f t a r d u a s ı :
"Oruçlunun
iftar esnasında yaptığı bir dua vardır ki geri çevrilmez"
(îbn Mace) hadîsine göre iftardan önce dua
sünnettir. Efendimizin (sav) ve sahabenin yaptığı rivayet edilen
birkaç dua örneği sunuyoruz:
"Allahım!
Her şeyi kuşatan rahmetinle senden beni bağışlamanı diliyorum!"
"Susuzluk gitti, damarlar ıslandı ve inşaallah sevap kazanıldı."
"Allahım senin için oruç tuttum ve senin rızkınla orucumu
açtım."
4
— ît i k a f :
Ramazana
mahsus olmamakla beraber daha çok bu ayda yapılan bir ibadet de
itikaftır. Itikaf, Allah rızası için dünya işlerini
terkederek bir müddet için erkeğin mescide (camiye),
kadının da evinin —ibadet için ayırdığı— bir köşesine
kapanması demektir. Ramazanın son on günü içinde her
yerleşme merkezinden bir müslümanın camide itikafa
çekilmesi müekked sünnettir. Her-hangi bir zamanda bir
müslümanın kısa veya uzun bir müddet camide itikaf
yapması ise müstehabtır. Itikafa niyet eden kimse camiin bir
köşesinde kalır, gece ve gündüz, zaruretler dışında
dışarıya çıkmaz, tefekkür, namaz, zikir, dinî sohbet,
ilmî müzakere gibi şeylerle vakit geçirir. Günah
olmayan sözleri söylemek, konuşmak da yasak değildir. Insanın
bir gün istemese de terkedeceği dünyadan ve dünya
işlerinden isteyerek bir müddet için çekilmesi,
kendisini ibadete vermesi, Allah ile beraberlik saadetine erme
temrinidir, îtikaf insana derlenip toparlanma hayatinin
muhasebesini yapma, geleceğini Allah'a kulluk prensibine en uygun bir
şekilde planlama... fırsatı veren müstesna bir ibadettir.
5 —
Teravih namazı:
Ramazan
ibadetlerinden biri de "teravih namazı"dır. Fahr-i kainat Efendimiz
(sav) Ramazan gecesi bu namazı kılmaya başlamış hemen sahabe de O'na
uymuş idi. Ikinci gece aynı ibadet aynı şekilde tekrarlanmış,
üçüncü gece Peygamberimiz (sav) bu namazı kılmak
üzere mescide çıkmamıştır. Ertesi günü bunun
sebebini "farz olmasından çekindiği" şeklinde ifade etmiştir.
Efendimiz'in (sav) hem sözlü teşvikleri, hem de bizzat
kılması, kendisinden sonra da hulefa-i raşidînin bu ibadete devam
etmeleri, Hz. Ömer'in tensibi ile cemaat halinde kılınmaya
başlaması onun müekked sünnet olduğunu göstermektedir.
Teravih
namazı, yatsı île vitir arasında kılınır. Sekiz, yirmi ve otuz
altı rek'at kılındığına dair rivayetler ve uygulamalar vardır.
Hanefîler yirmi rek'atı tercih etmişler, memleketimizde tatbikat
bu şekilde olagelmiştir. Teravih namazı ikide, dörtte, sekizde,
onda bir selam verilerek kılınabilirse de en faziletlisi iki rek'atta
bir selam ile, en pratiği ise dörtte bir selam ile kılınan
şeklidir. Bu namazı cemaatle kılmak sünnet-i kifayedir; yani her
yerleşim merkezinde en az bir cemaatle (camide) bu namazın kılınması
sünnettir. Herkes evinde kılarsa cemaat sünneti terkedilmiş
olur. Bir grup cemaat olarak camide kılarsa diğerlerinin evlerinde
kılmaları da caizdir. Ancak camide cemaatle kılmak daha faziletli ve
sevaplıdır.
6 — Oruç ahlakı:
Orucun
bir terbiye vasıtası olduğuna, insanın alışkanlıklara, gazap, şehvet
gibi saptırıcı, günaha itici faktörlere karşı güç
ve hakimiyet kazanması hedefine yönelik bulunduğuna yukarıda
işaret etmiştik. Oruç tutan müslüman yalnızca yeme,
içme ve birleşmeyi terketmekle kalır; dilini, kalbini,
gözünü, elini, hasılı bütün duygu,
düşünce ve uzuvlarım ibadet için seferber etmez ve
özellikle günahtan menetmezse orucu çok eksik kalacak,
şekilden ibaret olacak, ruh ve manasından soyulmuş bulunacaktır. Yine
yukarıda zikrettiğimiz hadîslerde Nebiyy-i Ekrem (sav) Efendimiz
müslümanları bütün uzuvlarıyla oruç tutmaya
teşvik ediyor, böyle bir orucun büyük neticelerini
müjdeliyorlardı. Şu hadîs bu konuda çok
düşündürücüdür: "Nice oruçlu
vardır ki, orucundan kendisine kalan yalnızca açlıktır; nice
geceleri namaz kılan vardır ki, namazından yanina kalan yalnızca
uykusuzluktur.// (Nesaî, ibn Mace, Hakim)
7 — Fukaraya
yardım ve K u r ´ a n o k u m a k :
Buharî'nin
naklettiği bir hadîse göre her zaman cömert ve fukaraya
karşı merhametli olan Rasul-i Ekrem (sav)´in bu vasıfları
Ramazanda doruk noktasma ulaşırdı. Nimet, lütf ve ihsanı, esen yel
gibi herkese ulaşırdı. Ramazanın her gecesinde Cebrail O'nu ziyarete
gelir, karşılıklı Kur'an-ı Kerîm okurlardı. Salih kullar ve
sünnet aşıkları Ramazan ayında fukarayı daha ziyade
görüp gözeterek, Kur'an-ı Kerîm'i de en az bir
kere hatmederek bu sünneti ihya etmekten geri kalmamaya
çalışırlar. Efendimiz bilhassa Ramazanın son on
gününde geceleri daha çok ibadetle meşgul olur,
ailesini de bunun için uyandırırdı. Kur'an-ı Kerîm'in "bin
aydan daha hayırlı olduğunu" ifade buyurduğu Kadir Gecesi'nin son on
gecenin birinde olması ihtimali diğer gecelerdekinden daha kuvvetlidir.
Son on gecenin ihyası bu büyük fırsatın değerlendirilmesini
de temin edebilecektir.
Kaynak:
Islamin isiginda günün meseleleri - Hayrettin Karaman
|